Ayşe, sabah işe geldiğinde masasının silinmediğini fark etti. Çalışanı arayıp masasının silinmesini istemek yerine, eline aldığı kolonyalı mendil ile masasını sildi.
İki gün sonra aynı olay tekrar etti. Ayşe, yine talep etmek yerine masayı kendisi sildi. Temizlik elemanı, birkaç gün sonra Ayşe'ye: "Ayşe Hanım, ben unuttum masanızı silmeyi yine” dedi. Ayşe ise, "Hiç sorun değil, ben kendim de hallediyorum” dedi.
Bir süre sonra Ayşe'nin masası neredeyse hiç silinmez oldu. Ayşe, fedakarlığı bir kez yapmayıp sürekli hâle getirdiği için artık masa silme, onun görevi hâline dönüşmüştü.
Hepimiz bir Ayşe olabiliriz
İşte, hepimiz birer Ayşe olabiliyoruz. Kriz dönemlerinde, yardım etmeye çalışırken, anlık çözümler üretmeye çalışırken, anlık çözümler üretmeye çalışırken farkında olmadan bir Ayşe oluveriyoruz.
Ve dönüp geriye baktığımızda, "Hayır!” diyemediğimiz için, "kırılır” diye düşündüğümüz için başkasının sorumluluğunu üstleniriz; üstümüze yapışır kalır.
Fedakarlık mı görev mi
Çoğu zaman da bu davranışımızı rasyonalize edip, mantığa büründürerek sürdürürüz. "Aman bir şey olmaz, 1 dakikalık iş” ya da "Benim için sorun değil” gibi.
Fedakarlık durumsal değil de sürekli olursa, fedakarlık olmaktan çıkar ve "göreve” dönüşür.
Kadinvekadin.net özel içeriğidir.