Farklı ülkelerin ilginç düğün gelenekleri

İrlanda’nın düğün geleneği ise gelini biraz zorlayıcı bir temele dayanıyor. Geleneğe göre, gelinle damat dans ederken, gelin ayaklarını mutlaka yerde tutmalıdır. İrlandalı dansçılara göre eğer gelin ayağını yerden kaldırırsa, kötülük perileri onu alıp götürecektir.

İsveçli gelinler düğün boyunca eşlerini yanlarından ayırmamalılar. Çünkü gelin eşini yalnız bırakırsa misafir kadınlar, damadı öpme yetkisine sahip oluyor. Hele kıskanç biriyseniz damadın yanından ayrılmamanızı öneririz.

Afrika’nın bazı bölgelerinde damat adayı kızı ailesinden istedikten sonra kızın ailesi teklifi kabul ederse kızlarına para ve fıstık veriyor. Gelin adayı, fıstığı damatla bölüşürken, çiftin birleşmesine yardımcı olan aracıya da bir parça veriliyor. Bu, komşulara ve akrabalara düğün daveti anlamına geliyor.

Belçika’da ise en önemli gelenekler arasında mendile isim işlemek geliyor. Gelinin ailesi, kızlarının adının işlenmiş olduğu mendili düğüne götürerek davetlilere gösteriyor. Bu mendil düğünden sonra kızın ailesinin evine geri getiriliyor ve gelinin kız kardeşi varsa onun adı işlenerek yine evde sergileniyor.

Gelin buketi yerine düğünlerin azizi olarak bilinen Aziz Antoni’nin biblosu gelin tarafından kalabalığa fırlatılır. Bu bibloyu kapan genç kızın bir sonraki evlenecek kişi olması beklenir.

Düğünden önce, gelinin üstüne aklınıza gelebilecek her türlü bozuk yiyecekler dökülüyor ve daha sonra gelin, herkesin görmesi için şehirde dolaştırılmaya çıkarılıyor. Buna, ”gelini karartmak” deniliyor. Bunun sebebi olarak ise gelini evlilik boyunca karşılaşabileceği utanç ve problemlere karşı hazırlamak. Gelin, düğünden bir gece önce aile büyüklerinin ortasına oturarak, onlara ayaklarını yıkatıyor. Düğünde ise gelin iki ayakkabısına da bozuk para koyuyor.

Pazar günleri yapılan düğünlerin şans getireceğine inanıyorlar ve evlenen çiftin şapelin önünde düğüm atması gerekiyor. Bununla birlikte düğünlerde davetlilerin The Tarantella denilen dansı yapması oldukça yaygın. Gerdek gecesi paylaşılacak yatağı ise daha önce evlenmemiş iki kız yapıyor.

Düğün sırasında gelinin babası damada saat veriyor. Damat ise geline “arras” adı verilen 13 tane altın para veriyor. Bu ritüel onların varlıklarını ve gelecekte kazanacaklarının paylaşılmasını temsil ediyor.

Pasta da neymiş? Evlenecek çift düğünde pasta yerine makarna çorbası yer ve birbirine yedirir.

Gelin düğün kıyafetini kendisi dikemez. Eğer yaparsa attığı her bir dikişin evlilikte göz yaşına dönüşeceğine inanılır.

Neredeyse ülkenin her yerinde kabul edilmiş ve uygulanan bir adet olarak, gelin almaya konvoy halinde gidilir ve yol boyunca korna çalınır.

Pakistan’da damat adayı kızın aile büyükleri tarafından zorlu bir sınavdan geçiriliyor. Bu sınav, aile büyüklerinin damat adayına akla gelebilecek tüm hakaret ve küfürleri etmeleri, damat adayının ise tüm bunlara katlanabilecek kadar soğukkanlı olmasına dayanıyor. Sınavdan başarıyla geçen genç evlilik iznini almış oluyor.

Ağlamadan nereye? Çin’in Tujia bölgesinde sürdürülen düğün geleneği, bugüne kadar duyduklarınızı size unutturabilir. Bu bölgede yaşayan Çinli gelinler düğüne bir ay kala her gün bir saat kesintisiz olarak ağlıyorlar. 10 gün sonra ise ağlama geleneğine gelinin annesi de katılıyor. Tekrar 10 gün sonra bu geleneğe gelinin büyük annesi devam ediyor. Bir aylık sürenin sonunda ailedeki tüm kadınlar gelinin etrafında ağlamaya başlıyor. Tüm kadınların bir şarkıyı anımsatan ağlama sesleri sevincin bir ifadesi olarak görülüyor.

Düğünün bir gün öncesinde geleneksel düğün saunası düzenlenir. Bir nevi Türkiye’deki gelin hamamı… Bu saunaya, gelin, nedimeler ve gelinin annesi katılır.

Dikkat gelin kaçırılabilir. Düğün merasiminden önce gelini kaçırmak önemli bir adettir. Damat gelini kaçırmaya çalışanlara karşı mücadele eder.