Bir tutam hayat: Uykuya kaçış

Arkası yarın diye başlattığım hikayenin on dördüncü bölümüdür.

Ada babaannesinin rüyadan kalma evinde bıraktığı sıcaklığa sarılarak uyudu bu gece. Mayıs neredeyse bitiyordu, ama hava oldukça serindi. Yorganının altına girdi. Belki de sıcacık hissetmeye çok ihtiyacı vardı.

Aslında saat çok erkendi uyumak için. Ama Ada ne zaman kendi içinde bir şeylerden kaçmak istese hemen uykusu gelirdi. Bu huyu küçükken yaramazlık yaptığı zamanlardan kalmaydı. Küçükken ne zaman bir suç işlese koşup yorganın altına girer, bir süre sonra da derin bir uykuya dalardı. En kavurucu yaz sıcaklarında bile değişmezdi bu. Kan ter içinde bulurdu onu hep annesi.

İşte büyüdükçe de yaramazlıkların yerini kaçmak istediği duygular almıştı.

İlk telefon

Ada çoktan uykusunun masal bölümüne geçmişti. Her şeyin gerekten daha gerçek olduğu rüyalardı bunlar. Kurduğu hayaller, resim yaparken kullandığı bütün renkler canlanıveriyordu bu evrede.

Masalın en güzel yerinde çalan telefonla ayıldı uykusundan. Arayan Ali'ydi. İlk çağrıya cevap veremedi. Ada uykusundan çok çabuk ayılanlardandı, gördüğü rüyalara rağmen. Bu sefer ayılması için zamana ihtiyacı vardı. Çünkü Ali görüntülü arıyordu.

Telefon ikinci kez çalmaya baÅŸladığında Ada yatağında doÄŸruldu ve yeÅŸil tuÅŸa dokundu. İkisinin de ekranında bir suret vardı. AÅŸkın uzaklığı okunuyordu gözlerinden…

Bir süre öylece birbirlerini izlediler. Ali Bodrum'un sokaklarında Ada'yla birlikte keyifli bir gece yürüyüşü yaptı. Hemen arkasında eğlencenin sesini yükselten gece kulüpleri umurunda bile olmuyordu. Ada ise hep denizin kıyısında dolanıyordu...

Bu konuÅŸmalar artık her gece bir rutin olacaktı…

Masaya yatırılan konu: Ali

Ali gideli bir hafta olmuştu. Ama Ada'ya yokluğunu hiç hissettirmiyordu.

Ada o gün iki yakın arkadaşı, kardeşi, Dilara ve Funda ile görüştü. İş hayatları el verdikçe görüşüyorlardı. Hele önemli bir konu varsa mutlaka zaman yaratılıyordu.

Bugünün masaya yatırılacak konusu Ali'ydi. Ada bir kahvenin içimliÄŸine yetmeyecek kadar uzun bir süre konuÅŸtu, konuÅŸtu… Dili ÅŸiÅŸmiÅŸ gibiydi. Hiç susmadan anlattı da anlattı. İlk tanıştıkları andan ÅŸimdiki zamana kadar yaÅŸananlar, hızlı geliÅŸmeler derin bir inceleme altındaydı.

Dilara daha gerçekçi yaklaşırdı konulara. Funda ona nazaran biraz daha iyimser olmayı seçerdi. Ada ise bambaÅŸkaydı… Bu üç kız, farklılıklarından doÄŸan gerçeklerle bir aradaydı…

Ada'nın gece rutini

Ada o akÅŸam iÅŸten sonra kızlarla görüştüğü için biraz geç gelmiÅŸti. Günlerden Cuma'ydı… Ertesi gün çocuklarıyla dersi 11:00'de olduÄŸu için rahattı. Bu zamanı kendine verebilmiÅŸti. Keyfi yerindeydi. İçi tarifsiz ve sebepsiz bir ÅŸekilde kıpır kıpırdı.

"Biraz durulmak gerek” diye düşündü ve fırçasını eline aldı. Ali gittiÄŸinden beri uzun soluklu bir resme baÅŸlamıştı. BulduÄŸu her fırsatta birkaç fırça darbesi atıyordu.

Bu akÅŸam biraz uzun kaldı tuvalinin başında. Kendini iyice kaptırmıştı ki, telefonu çaldı. Arayan tabii ki Ali'ydi. "İyi geceler” aramalarından biriydi iÅŸte. Ama saat bunun için de geçti sanki. Ali'nin bugün her zamanki saati neredeyse 1 saat geçtiÄŸini o an fark etti ve bu seferki arama görüntülü deÄŸildi.

İçi karışarak yeÅŸil tuÅŸa dokundu…

Arkası yarın

Damla KarakuÅŸ

( Bir tutam hayat: Babaanne öğütleri - On üçüncü bölüm için tıklayınız )

Kadinvekadin.net özel içeriğidir.

Yorumlar

YORUM YAZ