İnsanoğluna gerçekleri gösteren hayat dolu iki hikaye…

Pazar gününe özel bir fincan kahve eşliğinde keyifle okuyacağınız hayatın içinden hikayelerle geldik..

Abone Ol 

Kabullenmek

5 maymun deneyi! Stephenson Deneyi - Vintage Billboard

Kafese beş maymunu koyarlar, ortaya da bir merdiven ve tepesine de iple muzları asarlar. Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar. Her bir maymun aynı denemeye giriştiğinde çok soğuk suyla ıslatılır, bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar.

Bir süre sonra muzlara hareketlenen maymunlar diğerleri tarafından engellenmeye başlanır. Su kapatılıp, maymunlardan biri dışarı alınıp ve yerine yeni bir maymun konulur, ilk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur. Fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler. Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla değiştirilir ve merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer, bu ikinci yeni maymunu en şiddetli ve istekli döven ilk yeni maymundur. Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir. En yeni gelen maymun da ilk atağında cezalandırılır.

Diğer dört maymundan yeni gelen ikisinin, en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiçbir fikirleri yoktur. Son olarak en baştaki ıslanan maymunların dördüncüsü ve beşincisi de yenileriyle değiştirilir. Tepelerinde bir salkım muz asılı olduğu halde artık hiçbiri merdivene yaklaşmamaktadır.

Neden mi? Çünkü burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmektedir…’

Açgözlülük

Dağlar İle İlgili Sözler - igrus

 

Eski zamanlarda uzak bir ülkede geçimini dağdan yonttuğu mermerleri işleyerek sağlayan bir mermer yontucusu yaşarmış. Yontucu, kızgın güneşin altında mermer yontmaktan bıkkın bir halde söylenir dururmuş: “Bıktım bu hayattan... Devamlı mermer yontmaktan, ölesiye çalışmaktan bıktım… Dağ büyük, bense küçüğüm. Ah tanrım! Ne kadar da güçsüzüm… Üstelik bir de bu güneş, hep bu yakıcı güneş… Ah! Onun yerinde olmayı ne kadar çok isterdim, orada yükseklerde her şeye hâkim olur, ışığımla dünyayı aydınlatırdım.”

Günlerden bir gün yine böyle söylenirken bir mucize gerçekleşmiş ve mermer yontucusunun dileği kabul olmuş. Yontucu o an güneşe dönüşmüş ve gökyüzünde parlamaya başlamış. Dileği kabul edildiği için çok mutluymuş; fakat tam ışınlarını etrafa yaymaya hazırlandığı sırada ışınlarının bulutlar tarafından engellendiğini fark etmiş. Öfkeyle söylenmiş: “Basit bulutlar benim ışınlarımı kesecek kadar kuvvetli olduklarına göre benim güneş olmam neye yarar! Mademki bulutlar güneşten daha kudretli bulut olmayı tercih ederim.” O zaman hemen bulut olmuş.

Dünyanın üzerinde dolaşmaya başlamış, oradan oraya koşuşuyor, yağmur yağdırıyormuş. O böyle mutlu bir şekilde uçuşuyorken birden bir rüzgâr çıkmış ve bulutları dağıtmış. Öfke ve üzüntüyle yine söylenmiş: “Bir rüzgâr beni bu kadar çabuk dağıtabildiğine göre, demek ki en kuvvetlisi o… Öyleyse ben rüzgâr olmak istiyorum.” Yontucu sözünü bitirir bitirmez bu sefer de rüzgâr olmuş. Dünyanın üzerinde esip durmuş, fırtınalar estirmiş, kasırgalar meydana getirmiş.

Fakat birdenbire önünde kocaman bir dağ belirmiş. Rüzgâr dağı geçememiş, oracıkta kalakalmış. Hayal kırıklığı içinde yine söylenme ye başlamış: “Basit bir dağ beni durdurmaya yettiğine göre benim rüzgâr olmam neye yarar. En iyisi ben dağ olayım.” Sonunda bu dileği de gerçekleşmiş ve yontucu ulu bir dağ olmuş. O anda bir şeyin kendisine durmaksızın vurduğunu, kendinden parçalar koparıp aldığını görmüş. Gördüğü şey küçük bir mermer yontucusuymuş.

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu